CHP’li Gürkut Acar, kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen kanun tasarısının Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle, CHP Milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’a “iyi adam” demenin suç haline getirildiğini söyledi.
12 Nisan 2013 00:35
CHP Antalya Milletvekili Avukat Gürkut Acar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 4. Yargı Paketi ile ilgili yaptığı konuşmada, paket paket düzenlemeler yapan AKP’nin yargının sorunlarını çözemediğini ve adalet arayanlara da çözüm getiremediğini belirtti. Tasarı ile terör propagandasının suç olmaktan çıkarıldığını, suçu ve suçluyu övme suçunun kapsamının genişletildiğini vurgulayan Acar, “Başbakanın savcılık yaptığı ülkelerde zaten adalet de olmaz, demokrasi de olmaz. Başbakan, Silivri’deki davalarla ilgili savcılık görevini bir kez daha hatırladı.” dedi.
‘Kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkması hâlinde’ gibi muğlâk ifadelerin yer aldığı düzenlemeyle, siyasallaşan yargıya daha geniş manevra hakkı tanınacağının altını çizen Acar, şöyle dedi: “Kamu düzeni, açık tehlike, yakın tehlike nedir bu da belli değildir. Örneğin, yapılan bir yürüyüş, bu konuyla ilgili bir yürüyüş açık ve yakın bir tehlike midir? Yumurta atmak mesela kamu düzenini bozan nitelikte midir? Belli değildir. Bunlar, yoruma göre değişecek şeylerdir. Başbakan yargıyı etkileme konusunda muhalefeti suçluyor ancak, yargı muhalefetin sözleriyle değil, iktidarın gücüyle etkileniyor. Son dönemde bu etkinin varlığı birçok olayda görülmüştür. MİT soruşturmasında yargı bir hafta süreyle Başbakanın iradesiyle durmuştur. Başbakanın talimatıyla MİT Müsteşarı, savcıya ‘İşim var, ifade verecek vaktim yok’ diyebilmiştir. Bu ülkede yargı kararları Başbakanın kararlarıyla geçersiz kılınıyor, yok ediliyor, yırtılıp atılıyor. Özelleştirme kararları bunun somut örneğidir. Silivri yargılamalarında onlarca hukuksuzluk, kanunsuzluk var. Uzun tutukluluklarla ilgili mahkûm olmuş yargıçlar, uzun tutukluluk kararlarını vermeye devam ediyor. Onlarca şikâyet var ama tek bir soruşturma yok. Adalet Bakanı ‘372 tane şikâyet var ama tek bir soruşturma yok’ demişti. Bugün durum ne? Tek bir tane yaptırım kararı var mıdır? Tam bir koruma kalkanı oluşturulmuş, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu sümen altı kurumu gibi işliyor. Yargı başka nasıl etkilenir? HSYK kararnameleriyle etkilenir. Onlarca hâkim ve savcı bu kararnamelerle mağdur edilmiştir, sürgün edilmiştir. Siyasetin yargıya müdahalesini engellemek için çalışması gereken HSYK, siyasetin yargıya müdahale aracı olarak işlev görüyor.”
Başbakanın davaların savcılığına soyunduğu, yargıya talimat ve mesaj verdiği bir ülkede yargı bağımsızlığı olmayacağını savunan Acar, şunları kaydetti: “Biz bu tehditlere boyun eğmeyiz, kırk yıllık bir hukukçu olarak bu tehditlere pabuç bırakmayacağımı TBMM kürsüsünden Türk halkına bir kez daha ifade etmek istiyorum. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey ayakta kalamaz. Türkiye’de adalet, Adalet Bakanı’nın, Başbakanın iki dudağı arasına sıkışmış durumdadır. Bizim mücadelemiz, bizim çabamız adaleti, Başbakanın iki dudağı arasından kurtarma çabasıdır. Bizim mücadelemiz, hukuk, demokrasi ve özgürlükler mücadelesidir. Şimdi, Başbakan, TBMM’de muhalefeti devre dışı bırakma çabası içindedir. Görüştüğümüz madde de bunun bir uzantısıdır. Milletvekili arkadaşlarımız Mehmet Haberal’ı, Mustafa Balbay’ı, savunmak, onlarla ilgili iyi şeyler söylemek suç haline getirilecek. Bizi bu maddeden yargılamak istiyorlar. Buyurun yargılayın. Dokunulmazlık, ancak ihtiyacı olanlar için anlam ifade eder. Benim için de, demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesi verenler için de bir anlamı yoktur. Muhalefeti susturma maddesi olarak gördüğümüz bu maddenin tasarıdan çıkarılması gerekir ama Başbakan talimat verdi, bu maddeyi kabul edeceksiniz.”
