Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Sinan Yılmaz, “Türkiye’de işletmelerin ancak beşte biri, yani yüzde 20’si ikinci nesle devredilebiliyor. Devredilenlerin ancak onda biri, yapılan bir araştırmaya göre toplamın 1,7’si üçüncü nesle aktarılabiliyor.” dedi.
13 Aralık 2019 19:58
Karadeniz Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası tarafından, “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Eğitimi, 3. Nesilden Ötesi” konulu eğitim semineri düzenlendi. Ereğli TSO Yaşar Tetiker Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Sinan Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Yılmaz, ABD’de yeni kurulan şirketlerin ortalama yüzde 40’ının ilk beş yılda yok olduğunu belirterek şunları söyledi: “Geri kalanların yüzde 66’sı birinci kuşakta batıyor veya el değiştiriyor. İkinci kuşağa kadar yaşayabilenlerin oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Bu yüzde 20’lik bölümün ise ancak yüzde 17’si, yani sadece yüzde 3,4’ü üçüncü kuşağa kadar devam edebiliyor. ABD ekonomisi içinde yer alan şirketlerin yaşama sürüleri yaklaşık 24 yıldır. Türkiye’de ise işletmelerin ancak beşte biri, yani yüzde 20’si ikinci nesle devredilebiliyor. Devredilenlerin ancak onda biri, yapılan bir araştırmaya göre toplamın 1,7’si üçüncü nesle aktarılabiliyor.” Aile şirketlerinin yok olma nedenleri konusunda da bilgi veren Yılmaz, “İyi tanınan 20 aile şirketinin dağılma ve yok olma nedenleri arasında yüzde 43 ile kardeşler arasındaki çatışmalar geliyor. Aile içi çatışmalar ve miras kavgaları yüzde 19’arlık dağılma nedenlerini oluşturuyor. Kardeş, yeğen, kuzen kavgaları yüzde 14 ile üçüncü sırada yer alıyor. Aileler arası kavgalar nedeniyle dağılan şirketlerin oranı ise yüzde 5 olarak tespit edildi” dedi.
Aile şirketlerinde genel sorunlar arasında ilk sırayı örgütlenme ve profesyonelleşme yetersizliğinin aldığını ifade eden Yılmaz şöyle devam etti: “Bundan sonra organizasyon şemasının olmayışı, görev tanımlarının olmayışı, yetki ve sorumluluk dengesinin sağlanamayışı, insan kaynaklarına yeterince önem vermemek, prosedür, yönetmelik, iş ve belge akışı gibi sistematik altyapının yetersiz oluşu, eğitim ve geliştirme etkinliklerinin yetersiz oluşu geliyor.” Şirket ve kişisel banka hesaplarının ortak kasa olarak kullanılmasının iflaslarda önemli bir rolü olduğunu belirten Yılmaz, “Bir yönetim kurulu başkanının maaşı, şirketin bütçesi olur. Sizin cüzdanınız var, şirketin kasası. Yönetim kurulu başkanı, dönem sonunda kar geliri elde eder. Bunun dışında maaşı ile geçimini sağlar. Cüzdanınızda para yokken, şirketin kasasını kullanmaya kalkarsanız, dönem sonunda vergi borçları, primler gibi ödemeler için yeterli ödenek olmadığı gibi ciddi bir sorunla karşı karşıya kalınır. Bu nedenle iflas eden şirketlerin sayısı çok fazladır” dedi. Yılmaz, aile içi ihtilaflar, farklı beklentiler ve otorite paylaşımından kaynaklanan sorunların da aile şirketleri için önemli sorunlar oluşturduğunu belirterek, şirket sahiplerinin statü karşılığı olarak yaptıkları ilk şeyin otomobillerini değiştirmek olduğunu söyledi. Öğretim Üyesi Yılmaz, “Bizde işadamlarının üç büyük düşmanı vardır. Mercedes, Audi, BMV. Wallmart’ın kurucusu yirmi yılı aşkın süre 1973 model eski bir Dodge kamyonetle yönetim kurulu toplantılarına gelmiştir. İkea’nın başkanı da kuruluşundan doksanlı yıllara geçen otuz yıla yakın süre aynı araçla işe gidip gelmiştir. Bu hastalık, bizde kamu yöneticilerinde de vardır.” diye konuştu.