Sık Kullanılanlara Ekle |  Reklam  |  İletişim
  Siyaset 
  Candan: Kazan-kazan politikasını hayata geçirmek istiyoruz
Candan: Kazan-kazan politikasını hayata geçirmek istiyoruz
 
   

     Candan, Akademik Perspektif Enstitüsü (APE) tarafından yayımlanan Akademik Perspektif Dergisi’ne röportaj verdi. Vugar İsmayilov’un sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Candan, daha çok Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Sözcüsü ve Türkiye – Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Türk Grubu Üyesi görevleri nedeniyle, dış politika üzerine görüşlerini anlattı. İşte Candan’ın o röportajı:


     Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Sözcüsü ve Türkiye – Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Türk Grubu Üyesi, AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan*: “Biz dünyada hep bir Avrupa bir de Amerika var zannettik. Hâlbuki biz bu köyde başka mahallelerin olduğunun farkına vardık. Belki biraz da rahmetli Özal açtı bu kapıyı bize. Daha sonra AK Partiyle beraber biz başka mahallelerin olduğunun farkına vardık. Dolayısıyla, o mahallelere gidebileceğimizi, o mahalleler arasında ilişki kurabileceğimizi de öğrendik.”

     İlk olarak özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz? Siyasete nasıl ve ne zaman başladınız? Siyasete girme nedeniniz nedir?
     Aslında siyasete çok yeni başladım. Ondan önce siyaset demeyeyim ama siyasi görüşüm vardı. Siyasete ne zaman başladınız derseniz, liseden sonra ve ya lise civarında başladık. Aktif politikaya ne zaman girdiniz derseniz 2011 seçimleriyle girdim. Politikaya girme nedenimiz neydi? Öğretim üyesiydim, üniversitede rektör yardımcısıydım ama orada bürokratik işlerle uğraşırken gördüm ki, gerçeklerin dışında Türkiye’de büyük sıkıntı var ve bu konuyla ilgili bazı denemeler yapabilir miyim diye düşünüyordum. Daha çok bilim adamı kimliğimizle Türkiye’deki bilimsel alanda özellikle TÜBİTAK, Bilim ve Sanayi Bakanlığı kapsamında daha derin argümanlar nasıl oluşturulur, bunları düşünüyorduk onun için girdik. Fakat hiç beklemediğimiz zamanda hükümetimiz bizi daha çok yurtdışı görevlere tayin etti.

     Türkiye’nin bölgesel güç olma girişimi ve argümanları dikkate alındığında net olarak ne anlamalıyız?
     Şimdi buradaki bölgesel güç olmanın tanımını yapmak lazım. Eğer biz 1900’lü yılların güç tanımıyla, 2000’li yılların güç tanımı arasındaki farkı bilmiyorsak, biraz farkına varamamışsak, burada yanılgıya düşeriz. 1900’lü yıllardaki güç tanımı silahla, asgari güçle bir tür fiziki güçle algılanıyordu. Ama 2000’li yılların bölgesel gücü ve ya dünya gücü olma tanımı bunun biraz dışında kalıyor. Daha çok ticaret, daha çok ikili ilişkiler, daha çok karşılıklı iyi niyetli ilişkiler, olayları daha konuşarak anlaşarak çözmek ilişkileri. Buna biz yumuşak güç diyoruz. 2000’li yıların gücü aslında yumuşak güç olacak, hakkın gücü olacaktır. Onun için biz burada bölgesel güç olmada çevremizdeki komşularımızla iyi ilişkiler ve buna bağlı halkların da birbirine yakın ilişkileri güç olarak algılanmalı.

     Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından komşularla daha çok entegrasyonu sağlamak için ortaya atılmış sıfır sorun politikası Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini tüm sorunlardan arındırmayı, en azından mümkün olduğu kadar azaltmayı hedeflemektedir. Realist açıdan baktığımız zaman Sıfır Sorun Politikası mümkün müdür? Bugün hangi durumdadır?
     Dünyada hiç bir şey sıfır değil, sıfıra yaklaşık, bunu şöyle diyelim. İmalat yapacağınız an bile sıfır tolerans olamaz ama sıfıra yaklaşırsınız. Bir şey ideal değildir, ideale en yakındır. Dolayısıyla bizim buradaki hedefimiz sıfır sorun derken hiç sorunsuz demiyoruz. Kardeşler arasında bile evde sorunlar var, sıfır sorun yok. Ama bizim komşularla olan sorunumuzu sıfıra yaklaştırma azmimiz var. Tabii ki realist açıdan baktığımızda, eğer bu sıfırın tanımını uygularsak, evet sıfıra yaklaştırmak olur ama hiç bir zaman sıfır olamayacaktır. Biz bunu mümkün olduğu kadar minimuma düşürmeyi, en aza düşürmeyi istiyoruz. Bu mümkün müdür? Bu tabii ki mümkündür. Bunun en önemli ayaklarından biri, bölgede yumuşak güç olmak. Yumuşak güç olmak ne demek? Ekonomik olarak birbirimizle uyum. Yani herhangi birisi bir diğer tarafa yanlış yaptığı zaman, ekonomik olarak zarara uğrayabileceğini bilmeli.

     Türkiye’nin sıfır sorun politikasına AB ve ABD’nin bakış açısını nasıl değerlendirirsiniz?
     ABD ve AB’nin bir dış politikası var. Bölge için biçtiği bir rol var. Türkiye için rol var, İran için rol var, Irak için, Suriye için bir rol vardır. Ama sosyal olaylar, öyle enteresan olaylar ki sizin biçtiğiniz rol aynen uygulanamayabiliyor ve çok farklı bir yöne gidebiliyor. Bugün Suriye’de olduğu gibi, bugün yine Kuzey Irak’ta olduğu gibi. Amerika’nın 2000’li yılların başında biçtiği rol ile şimdiki durum arasında dünya kadar fark var. Yani olaylar bizim istediğimiz biçimde bitmeyebilir. Dolayısıyla bugün ABD ve Avrupa’nın bu bölge için biçmiş olduğu 2000’li yılların başındaki rol, şu anda değişmiş durumda ve bu bölgede diğer bir oyuncunun hakikaten ciddi bir oyuncu olduğunun farkına varmaları lazım. Bunu bizim ABD ile son dönemdeki ilişkilerimizden çok daha iyi anlayabilirsiniz. Biraz da basın yayını takip ederseniz cevabı orada yazıyor zaten.

     Kafkasya politikası bir bütün olarak düşünüldüğünde, Azerbaycan ve Ermenistan ile ilişkilerde nasıl bir denge politikası söz konusudur?
     Biraz önce söylediğim gibi, bu bölgede yumuşak güç olmak için uğraşıyoruz ve diğerleri de aynı zamanda yumuşak güç olmak için uğraşmalı. Azerbaycan da bununla uğraşmalı. Dikkat edilirse Gürcistan’la pasaportları bile kaldırdık, kimlikleri kaldırdık, kimliksiz girilip çıkılıyor. Bizim hedefimiz çevremizdeki ülkelerle pasaportları kaldırmak. Ama Ermenistan halen bunu anlamış değil. Ermenistan hala 1915’ten dışarı çıkmış değil. Bunun farkına vardığında artık burada denge denilen bir şey olmayacak, çünkü Ermenistan’ın buradaki varlığı ve bekası Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerine bağlıdır.

     Başbakan Tayyip Erdoğan konuşmalarında, “Önce AB’ye bizim ihtiyacımız vardı, şu an Avrupa’nın bize ihtiyacı var” diyor. Acaba bunu nasıl anlamalı?
     Türkiye dinamik bir toplum artık, üreten bir toplum. Avrupa topluluğu yaşlandı, tüketmiyor yaşlandığı için. Tüketmediği için mal satamıyor, mal satamadığı için de krize giriyor. Aslında bir çöküşün içerisinde ama Türkiye’de genç nüfus var, tüketim var, aynı zamanda üretim de var. Dolayısıyla Avrupa hareketliliğini arttırmanın en mantıklı yollarından biri, Türkiye’nin bu topluluğun içerisinde olup buraya bir hareket vermesidir. Başbakan’ın demek istediği bu.

     Son olarak Türkiye’nin dış politikasındaki hedefleri konusunda bilgi verebilir misiniz?
     Biz dünyada hep bir Avrupa bir de Amerika var zannettik. Hâlbuki biz bu köyde başka mahallelerin olduğunun farkına vardık. Belki biraz da rahmetli Özal açtı bu kapıyı bize. Daha sonra AK Parti’yle beraber biz başka mahallelerin olduğunun farkına vardık. Dolayısıyla, o mahallelere gidebileceğimizi, o mahalleler arasında ilişki kurabileceğimizi de öğrendik. Bizim şu anki dış politika hedeflerimiz, oraya buraya bağlı değildir. Bizim dış politika hedefimiz, şu anda Doğu’yla da ilgileniyor, ABD ile de ilgileniyor, Kafkasya ile de ilgileniyor, Çin ile de ilgileniyor. Artık her tarafla ilgileniyoruz. Yer kürenin bütün mahallelerini gezerek, dış politikamızı her tarafta anlatmak istiyoruz. Barışçıl bir politika izleyerek, ikili işbirliklerimizi geliştirmek ve kazan-kazan politikasını hayata geçirmek istiyoruz.


     Prof. Dr. Ercan Candan kimdir?
     Ercan Candan, 6 Mart 1967’de Zonguldak Karadeniz Ereğli’de doğdu. Baba adı İsmet, anne adı İmran’dır. Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Metalürji Bölümünü bitirdi. Yüksek lisans ve doktorasını İngiltere’de University of Sheffield Mühendislik Fakültesi’nde tamamladı. Metalürji mühendisliği alanında 2000’de doçent, malzeme bilimi alanında 2006’da profesör oldu. ABD Başkanlığı, Bölüm Başkanlığı, Dekan Vekilliği ve Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Bilecik Üniversitesi Makine ve İmalat Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Aynı üniversitede Rektör Yardımcılığı görevini yürüttü. 1999’da Cambridge Autobiography tarafından hazırlanan “20. Yüzyılın Başarılı İnsanları” kitabında yer aldı. Kdz. Ereğli, Zonguldak ve Karabük’te düzenlenen Demir Çelik Kongreleri’nin yürütücü üyeliğini yaptı. 1 adet patenti ve 40’ı uluslararası olmak üzere 51 bilimsel yayını bulunmaktadır. 24. Dönemde Türkiye-AB KPK ve Asya Parlamenter Asamblesi Üyesi oldu. Çok iyi düzeyde İngilizce bilen Candan, evli ve 3 çocuk babasıdır.
 
 
Yorumlarınız
 
IP   18.189.2.122  
Ad Soyad*
Yorum*
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodu  
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.  
 
 Günün Diğer Gelişmeleri
29 Nisan 2024
Karadeniz Ereğli ilçesinde çıkan fırtınada batan Kafkametler gemisinin yüzeye çıkarılan parçasında k..
29 Nisan 2024
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde direksiyon hakimiyetini kaybeden tır sürücüsü önce istinat duvarına so..
29 Nisan 2024
Karadeniz Ereğli ilçesine bağlı Subaşı köyünde meydana gelen trafik kazasında 1 kişi ağır yaralandı...
29 Nisan 2024
Karadeniz Ereğli ilçesinde müstakil binada çıkan yangın çevredekilere korku dolu anlar yaşattı...
27 Nisan 2024
Türkiye'nin yassı ve uzun çelik üretebilen tek entegre tesisi olan OYAK Maden Metalürji Şirketlerind..
27 Nisan 2024
Kdz. Ereğli Belediyesi, 19 Kasım felaketinde zarar gören Sevgi, Barış, Dostluk Plajları’nda sezon ön..





 
Anasayfa | Sık Kullanılanlara Ekle | Yayın İlkeleri | Künye | Reklam | Facebook | Twitter | İletişim
ereglibulteni© 2012-2024 Tüm Hakları Saklıdır