CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ve beraberindeki heyet, Silivri Cezaevi’nde Ergenekon davasının tutuklu sanıkları CHP milletvekilleri Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay ile görüştü.
10 Ekim 2012 01:29
Görüşmenin ardından duruşma salonu önünde bir açıklama yapan İnce, “Milletvekili arkadaşlarımızı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettik. Ayıplı demokrasi devam ediyor. Eksik milli irade devam ediyor. Meclisin açıldığı gün Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasından sonra, Başbakanın konuşması kafamıza kazınmış durumda” diye konuştu.
İnce sözlerine şöyle devam etti: “Ben onunla aynı düşünmüyorum demişti hatırlarsanız. Başbakan açık açık şunu söyledi: ‘Yargıya talimatı sen verme ben veririm’ dedi. Bunu net bir şekilde gördük. Yasama, yürütmenin emrine girmiş durumdadır. Ne yazık ki yargı da yürütmenin emrine girmiş durumdadır. Türkiye’de parlamenter demokrasi çalışmıyor artık. Soru önergelerine cevap yok. Araştırma önergelerine komisyon kurulmuyor. Yasama kontrol altında. Yasama yetkisi Türk milleti adına değil Tayyip Erdoğan adına yapılıyor. Yargı yetkisi de bu ülkede artık Tayyip Erdoğan adına, AKP adına yapılıyor. Daha geçtiğimiz günlerde Suriye tezkeresi görüşülürken, orada sesini çıkarmayan Başbakan İstanbul’a gelip bana yalancı demişti. ‘Yalan bunların ciğerlerine işlemiş’ demişti. Ben yalancı olmadığımı, kendisinin yalancı olduğunu ispatladım ama bunu verecek televizyon kanalı bulamadım. Ne yazık ki ülkenin geldiği nokta bu. ‘Asgari ücretten vergi almayacağım’ diyip alan bir hükümet bu. ‘NATO’nun Libya’da ne işi var’ deyip sonra Libya’ya giden bir hükümet bu. ‘Ofer ile görüşmedim’ deyip görüşen bir Başbakan bu.”
SİLİVRİ’DE ÇAY ARTIKLARI BİLE TOPLANIYOR Silivri Cezaevi koşullarıyla ilgili olarak da görüştüklerini ifade eden İnce, “Koşullarla ilgili aynen şunları söyledi arkadaşlarımız. ‘Biz burada yalnızlaştırma yaşıyoruz. Silivri raporunu yazanı lanetliyoruz’ dediler. Yargılamanın ana işkence olduğunu söylediler. ‘Yargılama cezaevi koşullarının bir parçası oldu’ dediler” ifadelerini kullandı. İnce ayrıca cezaevinde çay artıklarının bile toprak haline getirilip çiçek yetiştirilir gerekçesiyle toplandığını öne sürdü.
Tutuklu milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın yasama faaliyetlerine Silivri Cezaevi’nde devam edeceklerini belirten İnce, “İki milletvekili arkadaşımıza da Grup Başkanvekili olarak bir görev verdim bugün. Dedim ki Sayın Balbay’a, Adalet Bakanını izleme görevi sana ait. İnfaz koruma memurlarının özlük haklarıyla ilgili gündem dışı bir konuşma hazırlayacak ve bir milletvekili arkadaşımız bunu TBMM’de gündem dışı olarak okuyacak. Yine bu konuyla ilgili bir meclis araştırması hazırlayacak. Özel yetkili mahkemelerin yargılama yöntemleri üzerine de bir gündem dışı konuşma hazırlayacak” dedi.
HABERAL’A ORGAN NAKLİ VE YÖK GÖREVİ İnce, Mehmet Haberal’a ise organ nakli konusunda bir gündem dışı konuşma hazırlamasını söylediğini belirterek, “Bu konuda bir çalışma, hazırlık yapacak, önümüzdeki günlerde bunu bana iletecek ve hekim kökenli bir milletvekili arkadaşımız organ nakli konusundaki Sayın Haberal’ın hazırladığı bu gündem dışı konuşmayı meclis kürsüsünden okuyacak. Yine Haberal tıp eğitimiyle ilgili bir meclis araştırması hazırlayacak. YÖK kanunu üzerinde yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili bir hazırlık yapacak. Bu hazırlığı da milletvekili arkadaşlarımızla birlikte bu meclis araştırmasını da vereceğiz. Yani gerek Sayın Haberal gerek Sayın Balbay yasama faaliyetlerinin bir parçası olacaklar. Yasama faaliyetlerine buradan devam edecekler. Milletvekili görevlerini yapacaklar” diye konuştu.
HABERAL MEKTUPLA SESLENDİ Diğer yandan, Ergenekon davasından 3 yıldır tutuklu yargılanan CHP Zonguldak Milletvekili Prof Dr. Mehmet Haberal, bir mektupla halka seslendi. Mektubuna ‘Aziz milletimize’ selamlamasıyla başlayan Prof. Dr. Haberal, şunları kaydetti: “12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde, değerli Zonguldaklı hemşehrilerim beni de, kendilerini TBMM’nde temsil için seçmişlerdi. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Daha çok hizmet verebileceğim amacıyla almış olduğum bu milli görevi, yasal ve somut hiçbir belgeye dayanmayan ve adeta cezaya dönüşen adaletsizlik ve hukuksuzluk nedenleriyle yapamıyorum.
Dünyanın demokratik ülkelerinde, asla kabul edilmeyen, bu milletvekilinin tutsaklığı ayıbı, temenni ediyorum ki, bu yeni dönemde, TBMM’ndeki grubu olan bütün siyasi partilerce değerlendirilir ve ‘milli irade’ tutsaklığı da çözüme ulaşır, milletimize karşı görevimizi de yapma imkanına kavuşuruz.
Aziz milletimize saygıyla sunuyorum.”
