Siyasetçi ve Yazar Erol Sarıal, “Milletvekillerimiz maalesef patron yapıldı. Milletvekilliği soylu, imtiyazlı, toplumdan soyutlanmış bir sınıf haline geliyor. Hem de ömür boyu… TBMM, dünya ulusları içerisinde itibarı en yüksek meclistir. Meclisimiz, diğer meclisler savaş durumunda kapanırken açılmıştır. TBMM’nin itibarı böyle cüce hesaplara mahkum edilmemeli, korunmalıdır.” dedi.
13 Nisan 2013 01:33
Siyasetçi ve Yazar Erol Sarıal, alanındaki tek çalışma olan yeni kitabı ‘Milletin Efendileri’nin Eğitim İş Kdz. Ereğli temsilciliği tarafından düzenlenen söyleşi ve imza günü etkinliğinde, milletvekillerinin Meclis’te yasa yaparak kendilerine sağladıkları imtiyazları anlattı. Eski ADD GYK Üyesi ve Batı Karadeniz Sorumlusu Yazar Erol Sarıal, Osmanlı Devleti’nden bugüne dek milletvekillerinin kendilerine sağladıkları imtiyazlardan söz ederken, “Milletvekillerinin hakları, milletvekilliği düştükten sonra da devam ediyor. Cezalandırıldıklarında bile milletvekilliği yapmayı sürdürüyorlar. Milletvekillerimiz maalesef patron yapıldı.” dedi. Daha önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nde görevli milletvekillerinden 5-10’una bir banko ve bir sekreter tahsis edildiğini, bu sekreterin milletvekillerinin randevularını düzenlediğini belirten Sarıal, şöyle dedi: “Sonra, yalnızca yasama görevi olan milletvekillerimize birinci danışman adı altında bir danışmanlık kadrosu ihdas ettiler. Sonra ikinci danışman… Ardından isim bulamadılar, dördüncüye de milletvekili yardımcısı dediler. Bu, 550 milletvekiline 2 bin-2 bin 500 danışman demektir. Ve bunların maaşları kamudan ödenmektedir. Dolayısıyla da kamu personel yasasına göre alınmaları gerekir. 2 bin-2 bin 500 lira maaş alıyorlardı. Milletvekilleri, kendilerine alacakları personel için ‘devlet personel yasasına tabi değildir’ diye yasaya ekleme yaptılar ve onların ücretlerini de 5 bin 700 liraya çıkardılar. Bugün bir devlet dairesinin başkanı, 4 bin 500 lira maaş alabiliyor. Yasayla, ‘ilkokul mezunu da milletvekili danışmanı olabilir’ ibaresini eklediler.”
Meclis’in, milletvekillerine yönelik yeni bir yasa hazırlığı içerisinde olduğunu ifade eden Sarıal, şöyle devam etti: “Şimdi de değerli milletvekillerinin yeni bir yasa hazırlığı içerisinde olduklarını öğrendik. Personellerinin ücretlerinin Meclis tarafından belirlenerek karşılanmasını değil, kendilerine belli bir miktarda para ödenmesini ve bu bütçeden kendilerinin dört personeline maaş ödemelerini yapmasını sağlayacaklar. Böylece milletvekillerinin 26 bin 500 lira olan maaşları, komisyonlarda görev yaparak elde ettikleri ek gelirler dışında en az 42 bin liraya çıkacak. Milletvekilleri de bu paraları, seçildikleri illerde delege avcılığı için, kendilerine karşı aday olan kişilere destek verilmesini azaltmaya yönelik kullanabilecekler. Milletvekilliği soylu, imtiyazlı, toplumdan soyutlanmış bir sınıf haline geliyor. Hem de ömür boyu…”
“MECLİS’İN İTİBARI CÜCE HESAPLARA MAHKUM EDİLMEMELİDİR” Gazetecilere yönelik fiili hizmet zammı süresi, yıpranma süresi için yasa çıkarılırken, araya milletvekillerinin de iliştirildiğini dile getiren Sarıal, şu görüşlere yer verdi: “Yani dört yıl çalışan bir basın emekçisi, beş yıl çalışmış gibi değerlendirilecek. Bu, göçük tehdidi altında çalışan maden işçilerinde, hava personeline, laboratuarlarda kanser riskiyle karşı karşıya, asitle çalışan araştırmacılara ve bir de denizaltında vurgun yeme tehlikesiyle çalışan dalgıçlara var. Milletvekili bu hakkı elde etse ne olacak, zaten 2 yılda emekli oluyor, 4 yılda 5 yıl çalışmış gibi değerlendirilse ne olacak, ne işine yarayacak diye düşündüm. En son seçimlerde 12 Haziran 2011’de seçilen milletvekillerimiz, 12 Haziran 2013’ten itibaren 8 bin 500 lira emekli maaşı alacaklar. Bunu sadece Şubat ayında, üç ay önce almak için yapmışlar. Çok çirkin değil mi? Olayı sırf para mantığıyla, Meclis kapısını servet edinme kapısı olarak görmenin en seçkin örneğidir. Tehlike altında çalışanların elde ettikleri hakkı, milletvekillerinin kendi oylarıyla kendilerine de alması, pes dedirtecek bir olaydır. Böyle baktığınızda aslında Türkiye’de demokrasinin değil, oligarşik bir diktatörlüğün hüküm sürdüğünü görebiliriz. Bu hak verilirken, yalnızca 29 milletvekili buna karşı çıktı.
Milletvekillerine yoksulluk sınırının üç katı ücret bile verilse, bir milletvekiline 10 bin lira yeter. Ya da milletvekili maaşını belirlerken, asgari ücretin emekli maaşının 10 katı dersiniz, dolayısıyla milletvekili kendi maaşını artırırken diğer maaşları da yukarıya çeker. Ama milletvekillerimiz kendi ücretlerini toplumdan kopartıp çok paralı olmak istiyorlar. Milletvekillerimiz, ‘Holdingde bir genel müdür 50 bin lira alıyor’ diye kendilerini savunuyorlar. Ancak bir hata yaptığında koltuğunda bir dakika bile kalamıyor. Peki seçmen olarak bizim böyle bir şansımız var mı? Yok. TBMM, dünya ulusları içerisinde itibarı en yüksek meclistir. Meclisimiz, diğer meclisler savaş durumunda kapanırken açılmıştır. TBMM’nin itibarı böyle cüce hesaplara mahkum edilmemeli, korunmalıdır. Onun için, bunlar milletvekilleri değil, ‘Milletin Efendileri’dir diyoruz.”
2009 krizinde Fransa’nın ekonomik krizi aşabilmek için parlamentodakilerin maaşlarını azalttıklarını anımsatan Sarıal, İskandinav ülkeleri, İspanya, Almanya ve Rusya’dan milletvekili maaşlarından örnekler vererek, tümünün ölçülerinin Türkiye’deki milletvekillerinin maaşlarından daha fazla olduğunu vurguladı. Söyleşiye, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, CHP Ereğli İlçe Başkanı Hayrettin Kartal, Eğitim-İş Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci ve ADD Ereğli Şube Başkanı Yaşar Torlakoğlu ile vatandaşlar ve öğretmenler katıldı. Sarıal, söyleşinin ardından kitaplarını da imzaladı.
