Sık Kullanılanlara Ekle |  Reklam  |  İletişim
  Röportaj 
  “Vücudun kendi kendini iyileştirmesini sağlıyoruz”
“Vücudun kendi kendini iyileştirmesini sağlıyoruz”
 
   

     Akupunktur, Nöralterapi ve Ozon Terapi Tedavi Merkezi sahibi, Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Dr. Nesrin Sezen, EreğliBülteni’nin sorularını yanıtladı. Tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri konusundaki tüm ayrıntıları anlatan Dr. Sezen, bu uygulamalarla aralarında kronikleşmiş rahatsızlıkların da bulunduğu, pek çok hastalığı tedavi edebildiklerini ifade etti…


     Merkezinizde hangi tedavi yöntemleri uygulanıyor?

     Daha çok tamamlayıcı tıp tedavileri olan, akupunktur, nöralterapi, ozon tedavisi gibi uygulamalar yapıyoruz. Bunun yanında, ciltle ilgili bazı tedaviler, cilt bakımı, gençleştirme tedavilerimiz, medikal estetik işlemler, sağlıklı beslenme ve sağlıklı kilo verme programları, selülit tedavisi, vücut analizi yaparak dengeli ve düzenli beslenme programlarının uygulanması gibi tedaviler yapıyoruz.

     Bu yöntemlerle hangi hastalıklar tedavi edilebiliyor?

     Tamamlayıcı tıp tedavileri pek çok rahatsızlıkta kullanılabiliyor. Bazı rahatsızlıklarda, modern tıpla birlikte destek tedavi olarak uygulanıyor, bazı rahatsızlıklarda da tek başına tedavi edici bir yöntem olarak uygulanıyor. Özellikle tamamlayıcı tıp tedavilerini, ağrı şikayetleriyle ilgili sıklıkla kulanıyoruz. Migren, gerilim tipi başağrıları, bel-boyun ağrıları, kas-eklem ağrılarında, alerjik hastalıklarda, dolaşım problemleriyle ilgili hastalıklarda, ciltle ilgili rahatsızlıklarda, kronik kabızlıkta daha çok uyguluyoruz. Ancak tabii, destek olarak kullandığımız başka rahatsızlıklar da var. Mesela ozon tedavisini kanser hastalarında destek tedavisi olarak kullanabiliyoruz. Ve ya anti-aging, detoks programlarında yine ozon, nöralterapi, akupunktur birlikte ya da ayrı ayrı kullanılabiliyor.
     Her hastaya göre, tedavi şekli, şeması, kullanacağımız yöntemler, hangisini daha önce, hangisini daha ağırlıklı kullanacağız değişiyor. Çünkü tıpta kesin reçete tedaviler ya da klasik her hastada şunlar yapılır gibi tedaviler yok. Çünkü hastalık yok, hasta var. Her hastaya göre de, tedavi şekilleri ve şemaları değişiyor. Dolayısıyla hastanın rahatsızlığı ya da rahatsızlıkları için ayrıntılı muayene ve incelemesinden sonra, hangi yöntem ya da yöntemlerin onun için daha uygun olacağına karar vererek, bir tedavi planı ortaya çıkarıyorum.

     Uyguladığınız tedaviler bizim bildiğimiz tıp yöntemlerinin içerisinde mi, onlara alternatif midir? Yoksa her ikisi de, yani tıbbın içerisindeki alternatif ve tamamlayıcı tedavi biçimleri midir?

     Bunların hepsi senelerdir uygulanan, bilinen, bilimselliği ve geçerliliği kanıtlanmış tedavilerdir. Yani bildiğimiz tıp tedavi yöntemleridir. Fakat bu yöntemler, daha çok tamamlayıcı tıp tedavileri olarak adlandırılıyor. Alternatif sözünü kullanmak istemiyoruz. Çünkü, sanki modern tıbba alternatif yöntemler gibi algılanmasını istemiyoruz. Bunlar da tıbbın içerisindeki tedavi biçimleri, farklı disiplinlerdir. Tamamlayıcı tıp söylemi, bunları daha iyi ifade ediyor. Çünkü ikisini birlikte kullanmak mümkündür. Modern tıbbı reddetmek, onsuz bir tedavi düşünmek mümkün değildir. Tabii ki onu da kullanacağız. Onun yanında tamamlayıcı tıp tedavilerini de kullanabiliriz. Zaman zaman destek olarak, zaman zaman da hastalığın tamamen tedavisi ve yok edilmesi için de kullanabiliriz.

     Akupunktur, nöralterapi ve ozon terapi gibi başlıca tedaviler, oluşan bir rahatsızlıkla ilgili ilaç tedavilerinden sonuç alınamadığında mı başvurulan yöntemlerdir? Yoksa medikal tedavilere ilave olarak uygulananları var mı?

     Sonuç alınamayan rahatsızlıklarda uygulanır diye bir şey kesinlikle yoktur. Tamamlayıcı tıp tedavileri, koruyucu hekimlik tedavileri olarak da kullanılabilir. Modern tıbbın tedavileri ile birlikte de kullanılabilir, tek başına da… Mesela akupunktur migren tedavisinde yıllardan bu yana çok çok iyi sonuçlar veren bir tedavi şeklidir. Nöralterapinin eklenmesiyle seans sayıları daha da kısalıyor. Akupunkturda daha uzun seanslarla sonuç alabilirken, nöralterapiyle birlikte uyguladığınızda daha kısa sürelerde sonuç alabiliyorsunuz. Ya da bir yara tedavisi yaparken modern tıbbın yöntemlerinin yanında ozon da yaranın iyileşmesini kısa sürede sağlayarak destek tedavi olarak rahatlıkla birlikte kullanılabilir.
     Kanser de buna bir örnektir. Çünkü kanser hastalarında kemoterapi, radyoterapi gibi ağır tedaviler uygulanırken, ozon tedavisi hastanın bağışıklık sistemini güçlendirerek gerçekten ciddi bir destek sağlıyor. Tabii ki ozonun tek başına kanser tedavisinde kullanılması gibi bir şey söz konusu değil. Mutlaka modern tıbbın tedavisi devam edecek, onun kontrolü altında ozon tedavisi bir destek tedavi olarak uygulanabilir ve hastalar çok da faydasını görürler.

     Özellikle akupunktur konusunda şunu sormak istiyorum: Akupunktur denildiğinde ilk akla gelen, işin bilincimize en yerleşmiş tarafı tedavide kullanılan iğneler oluyor. Dolayısıyla da sanıyorum hastalarda bir çekimserlik oluşabiliyor. Ancak diğer yandan da akupunkturun çok eskilere dayanan bir tarihi ve pek çok rahatsızlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu biliyoruz. Bu konuda neler söylersiniz?

     Akupunktur adı üzerinde, iğne batırmak demektir. Kelimeyi ayırdığımızda aku iğne, punktur batırmak anlamına geliyor. Doğal olarak da iğneyle yapılan bir tedavidir. 5 bin yıllık bir geçmişi var. İlk zamanlarda buna sivri uçlu taşlarla başlanmış. Noktaları sivri uçlu taşlarla uyarmışlar. Daha sonra zaman ilerledikçe, iğnelerle tedavi ortaya çıkmış, iğneler kullanılmış. Ama bu iğneler, çok can acıtacak, hastayı çok rahatsız edecek iğneler değil. Çok inceler ve zaten batırma, çok derin bir batırma da değil. Dolayısıyla çok acı veren bir yöntem değildir. Nöralterapi de yine aynı şekilde, iğne ve enjeksiyonlarla yapılan bir tedavidir. Orada da tabii ki hastanın hissettiği bir şeyler olacak. Ancak bu dayanılmaz bir acı, ağrı değildir.
     Yani haftada bir migren atağı geçiren, haftada bir hastaneye gitmek zorunda kalan, iğneler, serumlar yaptırmak zorunda kalan bir hasta belli bir süre, belli bir seans akupunktur ya da nöralterapiyle rahatlıkla migren rahatsızlığından kurtulabilir. Tamamen geçebilir ya da çok nadir ataklar geçirebilir. En azından daha önceki sıkıntılarından kurtulabilir. İğnelerden, serumlardan kurtulabilir. Bunun için değmez mi diye düşünülürse, bence değer. Belli bir süre tahammül edip bu rahatsızlıktan kurtulmaya bence değer. Kaldı ki, tahammül edilmeyecek bir durum değil.
     Ayrıca, akupunkturda daha farklı tedavi yöntemleri de var. Mesela özellikle iğneden çok korkanlarda ya da çocuklarda, lazerle de akupunktur tedavisi yapılabiliyor. Özel dalga boyuna sahip lazerlerle, akupunktur noktalarını uyarmak mümkündür. Vücudumuzun her yerinde akupunktur noktaları var. Bu noktalara iğne batırarak ya da lazerle uyararak hastanın rahatsızlığına göre akupunktur tedavisi yapılabilir. O yüzden diyebiliriz ki, çok acı verecek ya da hastayı bu tedaviden vazgeçirecek bir rahatsızlık vermiyor. Senelerdir bu tedaviyi uyguluyorum ve iğneden çok korkan hastalarım da bir süre sonra tamamen korkularının yersiz olduğunu görüyorlar. Ama genel olarak insanlarda bir iğne korkusu ve tedirginliği var. Ancak bunu aşmak mümkündür.



     Uyguladığınız tedavi yöntemleri kimlere uygulanmaktadır ve yan etkileri var mıdır?

     Akupunktur, nöralterapi ve ozon terapi her yaştaki hastalara uygulanabilir. Ama tabii ki hastaya ve hastalığa göre tedavi şekli değişmektedir. Akupunktur çok küçük yaştaki çocuklara da, çok ileri yaştaki hastalara da uygulanabilir. Hastanın durumuna göre yöntemi, tedavi şeklini seçersiniz. Bu tedaviyi iğneyle de yapabilirsiniz ya da lazerle yapabilirsiniz. Sadece bu tür tedavilerde yapılmaması gereken bazı rahatsızlıklar, bazı özel durumlar var. Bunlar da özellikle kanla ilgili bir takım rahatsızlıklardır. Özellikle kan pıhtılaşması sorunu yaşayan bazı hastalarda enjeksiyon tedavileri yapılamayabilir. Ve ya ozonun uygulanamayacağı bir-iki tane rahatsızlık var. Fabizm dediğimiz bir rahatsızlık ve tiroid ile ilgili rahatsızlıklar. O sırada kan sulandırıcı bir ilaç kullanıyorsa, ozon tedavisi bir süre için ertelenebilir. Daha sonra yapılabilir.
     Ama akupunkturda böyle bir şey yok. Herkese, her hastalığa rahatlıkla uygulanabilir. Dolayısıyla da hasta seçmek çok rahattır. Kontrendikasyonları son derece az, yan etkileri son derece azdır. Tabii ki doğru seçim ve doğru tedaviyle… Akupunkturun hiçbir şekilde bir zararı ve yan etkisi yok. Çünkü vücuda dışarıdan herhangi bir madde, herhangi bir ilaç vermiyorsunuz. Sadece akupunktur noktalarını uyararak vücudun kendi kendini tedavi etmesini sağlıyorsunuz. Aslında vücudumuzun kendi kendini onarma gücü çok yüksek. Biz tamamlayıcı tıp tedavileriyle tamamen bunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Yaptığımız tedavilerin esas amacı budur. Bu yüzden de seanslar şeklinde yapılan ve biraz zaman alan tedavilerdir. Çok kısa sürede, hemen tek seansta sonuç almanın mümkün olmadığı tedavilerdir. Vücudun kendi kendini onarmasını biraz beklememiz gereken tedaviler. Dolayısıyla, iyi bir şekilde, bilinçli ve uygun şekilde yapıldığı zaman hiçbir zararı ve yan etkisi yok.

     Vücudun kendi kendini tedavi etmesini sağlamak da sanıyorum, vücuda hiçbir kimyasal madde girmediği için, en doğal tedavi yöntemlerinden birisi…

     Kesinlikle… O nedenle de yan etkileri yok denecek kadar azdır. Çünkü biz burada tamamlayıcı tıp tedavileri olan akupunktur ve nöralterapi ile özellikle otonom sinir sistemini ön planda kullanıyoruz. Otonom sinir sistemi, istem dışı çalışan ve tüm organizmanın faaliyetlerini düzenleyen bir sistemdir. Akupunktur ve nöralterapi de regülasyon yani düzenleme tedavileridir. Eğer herhangi bir yerde bir bozukluk varsa bundan dolayı bir rahatsızlık ortaya çıkmışsa, temeldeki bozukluğu düzeltmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla, hastalığı temelden çözmeye çalışıyorsunuz. Ve bunu vücudun kendi kendisinin yapmasını sağlıyorsunuz. Yani belli noktalara uyarılar vererek, bir takım merkezlere sinyaller göndererek, o merkezlerin bu rahatsızlığı ya da bu bozukluğu düzelmesini sağlıyorsunuz. Bu işlemi de herhangi bir yan etkiye sebep olmadan yapabiliyorsunuz.

     Bazı rahatsızlıklar, sanki onlardan hiç kurtulamayacağımızı düşündürebiliyor. İlaç tedavisi olsa bile, müzmin biçimde o rahatsızlıkla yaşamaya devam etmek zorunda kalabiliyoruz. Örneğin migren, astım, kulak çınlamaları… Hatta selülitler ve sigara bağımlılığı gibi… Uyguladığınız yöntemlerle bu rahatsızlıklar konusunda başarılı sonuçlar alınabiliyor mu?

     Zaten işin açıkçası, bize hastalar genellikle kronik dönemlerinde geliyorlar. Biz ilk dönemde hastaları pek görmüyoruz. Çünkü önce modern tıp yöntemleri deneniyor. Daha sonra tamamlayıcı tıp tedavilerine yöneliyorlar. Bu tedavi şekilleriyle, kronik hastalıklardan da kurtulmak; bazılarından tamamen kurtulmak, bazılarının da belli bir seviyeye kadar tedavisini sağlayarak, hasta için rahatsız edici bir durum olmaktan çıkarmak mümkündür. Migren, gerilim tipi baş ağrıları, bel-boyun ağrıları, kas-eklem rahatsızlıkları, gerçekten akupunktur, nöralterapi ve ozon tedavisiyle çok iyi sonuçlar aldığımız hastalıklardır. Alerjik rahatsızlıklar da yine aynı şekildedir. Çünkü bunlar bağışıklık sistemiyle ilgilidir ve tamamlayıcı tıp yöntemleri de direkt olarak vücudun istem dışı çalışan otonom sinir sistemini uyararak bağışıklık sistemimizi de güçlendiriyor. Hücre yenilenmesini sağlıyor. Böylelikle son derece iyi sonuçlar almak mümkün oluyor.
     Kronik kabızlık, ciltle ilgili rahatsızlıklar, dolaşımla ilgili hastalıklar, hepatitler… Mesela ozon tedavisi, hepatit hastalarında kullanılıyor. Çünkü hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hem de vücuttan zararlı maddelerin, toksinlerin atılmasını sağlıyor. Dolayısıyla, vücudun kendi kendini iyileştirmesine, yardımcı ve destek oluyor. Yara tedavileri, diyabetik hastaların ayak yaraları, sedef hastalığı, ameliyat sonrası dolaşım bozukluğuna bağlı iyileşmeyen yaraların tedavisinde biz ozondan çok iyi sonuç alıyoruz. Ben genellikle akupunktur ve nöralterapiyi de tedaviye ekliyorum. Ama bu tür rahatsızlıklardan kurtulmak mümkün. Kronik hastalıklarda gerçekten tamamlayıcı tıp tedavileriyle iyi sonuçlar alıyoruz. Dizle ilgili sorunlarda hem ozon hem nöralterapiyle birlikte başarılı sonuçlar alıyoruz. Hastaların ağrıları azalıyor, rahat yürümeye başlıyorlar.
     Tabii bunların hepsi, hastanın yaşam şekliyle, sağlıklı beslenmesiyle, alışkanlıklarıyla çok ilgilidir. Yani hastayı sadece hastalık olarak görmemek gerekiyor. Tamamlayıcı tıp bakış açısı bunu sağlıyor. Sadece şeker hastalığı, sadece alerjik astım, sadece eklem kireçlenmesi şeklinde görmemek gerekiyor. Çünkü bunların farklı nedenleri var ve farklı sistemleri de etkiliyor. Örneğin akupunktur ülkemizde yaygın olarak bağımlılıkların tedavisinde biliniyor. Özellikle sigara bırakma ve kilo tedavisinde de çok iyi sonuçlar veriyor.
     Kilo problemleri de sıklıkla karşımıza çıkıyor. Çünkü biz genellikle biraz yanlış besleniyoruz. İhtiyacımızdan fazlasını alıyoruz. Hayatımızda çok fazla spor, hareket de olmadığı için, hayat şartları da giderek bizleri daha hareketsiz kılmaya ittiği için kilo problemleriyle karşılaşıyoruz. Kilolar da vücutta birçok sistemi etkiliyor, bozuyor. Pek çok rahatsızlığına ve riske neden oluyor. Yani bir rahatsızlık sadece kendisiyle sınırlı kalmıyor. Vücudumuzdaki sistemleri etkileyerek başka rahatsızlıkları da ortaya çıkarabiliyor. Dolayısıyla, bütünsel bir bakış açısı yakalamak ve ona göre tedavi uygulamak gerekiyor.



     Sağlık ve güzellik sanıyorum aslında birbirine etki eden yönleriyle, ayrılmaz bir bütün gibi... Tedavileriniz arasındaki estetik uygulamaları konusunda bilgi alabilir miyiz?

     Sağlık deyince zaten hem bedensel, hem de ruhsal olarak sağlıklı olmaktan söz ediyoruz. Beden sağlıklı olabilir ama ruh sağlıklı değilse, o zaman başka problemler ortaya çıkacaktır. Bu anlamda, ikisini birlikte düşünmek son derece önemli. Burada, kişilerin dış görüntüsü de, hem beden sağlığı hem de ruh sağlığı üzerinde etkili bir konudur. Bu çerçevede uyguladığımız bazı medikal estetik işlemler de var. Bunlar arasında mezoterapi sayılabilir. Mezoterapi hem bölgesel zayıflama ve selülit tedavisinde kullandığımız bir yöntem, hem de saç dökülmelerinde saç mezoterapisi olarak kullandığımız bir yöntemdir. Bunun yanında özellikle yüzle ilgili, yaşa bağlı olarak ortaya çıkan çizgi ve kırışıklıkların giderilmesinde botoks, dolgu maddeleri kullandığımız yöntemler. Cildin alttan beslenmesini sağlayan yöntemler var. Mezolift, gençlik aşısı son bir-iki yıldır çok uygulanan ve gayet iyi sonuçlar alınan bir tedavidir. Bunların içerisinde farklı maddeler var.
     Özellikle cilt altını besleyerek, cildin daha canlı, daha diri, daha genç görünmesini sağlayabiliyoruz. İnsanları rahatsız eden o kırışıklıklardan, çizgilerden kurtarabiliyoruz. Ve ya kilo tedavisinden sonra selülitlerinden kurtulması için mezoterapi uygulayabiliyoruz. Eğer saç dökülmesi varsa ve bu hastayı rahatsız ediyorsa bunun için kullandığımız yöntemler var. Bunlar saç mezoterapisi ve PRP gibi uygulamalardır. PRP dediğimiz tedavide, kişinin kendi kanını belli bir uygulamadan geçirerek, onun sadece faydalı olan hücrelerini alarak hastaya uyguluyoruz. Bu yöntem saç dökülmeleri problemleri ve ciltle ilgili tedavilerde çok etkilidir. Kas ve eklem rahatsızlıklarında, eklem aralığına uygulanarak çok iyi sonuçlar veriyor. Bunun yanında ciltte oluşan lekelerin, aknelerin, yara izlerinin giderilmesi kimyasal peeling dediğimiz tedaviyle sağlanabiliyor. Aslına bakarsanız, uygulanabilecek çok yöntem var. Önemli olan hastaya uygun olan tedaviyi seçerek, düzgün biçimde uygulamak ve hastanın rahatsızlığını ortadan kaldırmak, sonuca ulaşmaktır.
     Her açıdan sağlıklı olmak, hepimiz için de çok önemlidir. Özellikle hayat şartlarının böylesine zorlaştığı dönemlerde, kendimizi daha iyi, daha sağlıklı, daha dinç hissetmek için bir takım desteklere ihtiyaç duyabiliyoruz. Bunların yeri ve zamanına göre uygulanması, tecrübelerimize göre çok iyi sonuçlar verebiliyor. İnsanların böyle ihtiyaçları konusunda mutlaka, bilen ve uzman insanlardan bilgi alarak bu tür uygulamalara gitmelerini öneriyorum.
(Sabriye AŞIR)
 
Bu haber ile ilgili video
 
Yorumlarınız
 » syn Nesrin hanım halsizlik baş ağrıları adet düzensizliği sinir ve yüzümde yıllarca geçmeyen sürekli cikan sivilceler beni encokta bu sivilceler canımı sıkıyor,kansızlıkta var tabiki bu ozon tadavisinin faydasını görebilirmiyim ücretlimidir.cvp verirseniz sevinirim size nasıl ulaşmalıyım. -   Fatma Özdemir / 04 Mart 2014- 09:46
 » Konuyla ilgili bu kadar ayrıntılı ve gerçek bilgiyi ansiklopedilerde bile bulmak mümkün değil.Tebrikler Dr.Nesrin Hanım, tebrikler Sabriye Hanım. -   H.TEKİN / 31 Ocak 2013- 16:01
 
IP   18.188.20.56  
Ad Soyad*
Yorum*
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodu  
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.  
 
 Günün Diğer Gelişmeleri
17 Nisan 2024
AK Parti Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Mücahit Andiç ve yeni seçilen Belediye Meclis üyeleri, Belediye Ba..
16 Nisan 2024
Karadeniz Ereğli ilçesinde sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybettiği motosiklet, hafif ticari k..
16 Nisan 2024
Kdz. Ereğli Belediyesi havaların ısınmasıyla birlikte kentteki tüm derelerde temizlik çalışması başl..
14 Nisan 2024
Karadeniz Ereğli ilçesinde meydana gelen motosiklet kazasında iki kişi yaralandı. Yaralılar hastaney..
13 Nisan 2024
Kdz. Ereğli Belediye Meclisi, seçimden sonra ilk toplantısını yaparak göreve başladı. Belediye Başka..
12 Nisan 2024
Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde, otomobil sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesiyle meydana ge..





 
Anasayfa | Sık Kullanılanlara Ekle | Yayın İlkeleri | Künye | Reklam | Facebook | Twitter | İletişim
ereglibulteni© 2012-2024 Tüm Hakları Saklıdır