Yeni (!) Türkiye Cumhuriyetinin başına Başkan olabilmek için, bazı safhalardan geçmek gerekir. Öyle her önüne gelen zart diye Başkan olup, zurt diye o yumuşak koltuğa oturamaz!
Başkan olacak çocuk b.kundan belli olur lafı külliyen yalandır ve büyük olasılıkla Paralelcilerin uydurmasıdır. Başkan, sonradan görenler ve sonradan zengin olanların arasından seçilmelidir.
Başkan olacak kişide aranacak şartlar;
-Başkan dediğin mutlaka erkek olmalıdır. Zaten Kadın-Erkek eşitliği yaradılışa terstir! Kadın dediğin yaratığın tek kariyeri doğurmaktır. Sırtından sopayı, karnından sıpayı…
-Başkan dediğin “Deli-Dolu” olmalı ve vurduğunu devirmeli, koduğunu oturtmalıdır.
-Başkan dediğin en az iki defa hapse düşmelidir. Bir defa yetmez.
Örneğin, görevli Yargıç’a ana-avrat küfür edebilmeli ve halkı ayrıştıracak-bölecek söylemlerde bulunabilmeli ve hapse girip, paşa-paşa yatabilmelidir.
-Başkan olacak kişi, devletin en az bir Bakanını, birkaç tane de üst düzey memurunu tekme-tokat dövmüş olmalıdır. Hele bir de televizyonların önünde kendisini seçen vatandaşını dövdüyse, tadından yenmez.
-Başkan olacak kişi, tutaraklı biri gibi arada bir makam aracında kasılıp kalmalıdır. Her arabasında balyoz bulundurmalıdır.
– Başkan dediğin kişi, “Bir Lisan Bir İnsan” deyişine inanmamalıdır.
Lisan şart değildir! Aynen Temel gibi;
“Temel arkadaşı İdris ile sahilde tur atarken yanlarına birkaç turist gelir. Turistler Rusça-İngilizce-Almanca-İtalyanca bir adres sorarlar ama bizimkiler hiçbir şey anlamazlar.
İdris; Ula Temel, bir lisan bir insan derlerdi de inanmazdım. Baksana adamlar dört dil biliyorlar!
Temel; Neye yarayacak ki, bak adamlar dört dil biliyorlar ama dertlerini gene de bize anlatamıyorlar!”
İşte böyle, az Türkçe bilsin yeter. Küfür kültürü ise fazla olmalıdır.
-Başkan dediğin biraz “Saf” olmalı ve aldatılmaya, kandırılmaya müsait olmalıdır. Ama on iki sene boyunca aldatılacak kadar da saf olmamalıdır!
Allah korusun, kötü niyetli cemaatlerin eline düşüp, dünyaya rezil olmak da var!
-Başkan olacak kişi, helal-haram arasında ayrım yapmamalıdır. Para gelsin de, nasıl ve nereden gelirse gelsin felsefesine inanmış bir ermiş olmalıdır.
-Başkan olacak kişi, medya gruplarına sahip olmalıdır. Gazeteleri-televizyonları-radyoları olmayan ve bunları ağır makinalı silah gibi kullanmayan adamdan başkan-maşkan olmaz.
-Başkan olacak kişi, Anayasa-Yasa- Kuvvetler Ayrılığı-Hukuk Devleti-Lâik Cumhuriyet-Kul Hakkı gibi eski Türkiye’nin ilkelerine hiç takılmaz.
Ezer, çiğner, paspas yapar!
-Başkan dediğin kişinin eğitimli biri olması şart değildir. Dini siyasete alet edip, bol bol yalan söyleyebilmelidir. Hatta bir günde söylediği yalanların sayısı, gündelik yellenme sayısının en az iki katı olmalıdır.
-Başkan dediğin kişi, tiyatro-bale-resim-heykel-opera-müzik gibi sanat dallarından nefret etmelidir. Çekinmeden sanatın içine tükürebilmeli,
bale-tiyatro gibi işleri “belden aşağı işler” olarak görmelidir.
-Başkan dediğin kişi, kim onun k.çını açar ve hırsızlığı meydana çıkarırsa, onu anasından doğduğuna pişman etmelidir. Bunu yapanın inine girmeli, parasını pulunu elinden alacak kadar gözü kara olmalıdır.
-Başkan olacak kişi yüzsüz ve utanmaz olmalıdır. Kendi haline bakmadan her şeye sahip olmak isteyecek kadar açgözlü olmalıdır.
Eyy Demokrat-Cumhuriyetçi-Özgürlükçü-Çağdaş-Namuslu-Vatanı Aziz bilen Yüce Türk Milleti;
Var mı sende böyle bir delikanlı? Varsa söyle de anında Başkan yapalım!
Yapalım da sen de rahat et, biz de rahat edelim.
Hür dünya bizi dışlarmış da, bizle alay ederlermiş de, bizi Ortadoğu’nun dikta ile yönetilen ve teröre destek veren ülkeler arasına atarlarmış da, geçin bunları yahu!
Ne demiştim ben size? Bırakın işkembe b.kuyla kaynasın! Kimse yaşadıklarından ders almıyor ki! Ders alınsa idi hiç tarih tekerrür eder miydi?
Müstahaktır, müstahak…
Yazıyı bir soru ile bitirelim;
Sizce, Demokratik Parlamenter bir sistemde ve Anayasal bir Hukuk Devletinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı nasıl kişiler olmalıdırlar?
Hadi anlatın bakalım. Biraz da siz mahkemelerde boğuşun…