AKP’nin Ereğli adayının, Hüseyin Uysal olarak 31 Ocak’ta kesinleştiği ve parti tarafından resmi açıklama yapıldığından itibaren, partililerle ilan edilen adaylarını konuşup izlenim toplamaya çalışıyorum.
Çünkü bir tuhaflık var.
Ve partinin yıllardan bu yana içerisinde bulunan kişilerden, bu tuhaflığı görüp-görmediklerini öğrenmeye çabalıyorum.
O tuhaflık, ilk akla geldiği gibi, ‘CHP’den ayrılıp gelmiş bir ismin AKP’den aday olması tuhaflığı’ değil.
“O değilse nedir?” sorunuzun yanıtını, ilerleyen satırlarda okuyacaksınız ama…
Öncesinde, tabandaki partililerin, adayları konusundaki izlenimlerini aktarmak gerek.
* * *
Hüseyin Uysal’ın aday gösterilmesi sürecinin oldukça sancılı geçtiğini, bu süreçteki tartışmaların partiyi yıprattığına inanıyor AKP’liler…
Partinin İlçe Yönetimi, Milletvekili Ercan Candan ile görüş ayrılığına düşmüş ve bu süreçte de bildiğiniz gibi seçildiğinden bu yana, bayramdaaaan bayrama Ereğli’ye gelen Özcan Ulupınar için gün boyu süren bir program hazırlanmıştı.
İlçe Yönetiminin bir anda depreşen Ulupınar sevgisinden, bu aday belirlenmesi sürecinde Ulupınar’ı ‘Ereğli için ağırlığını daha fazla koymaya sevk ve Ereğli Yönetiminin yanında durması’ anlamı taşıdığı okunuyordu…
Nitekim, son değerlendirmeyle birlikte adayın açıklanmasının arkasından, Candan’ın karşılanması törenini de, ‘oldukça zoraki’ buluyor konuştuğum partililer… Zira, ‘Bir milletvekili karşılanması töreni yapılacaksa, herhalde bunu aday değil, teşkilat düzenler’ diyorlar. Ayrıca, bu ‘zoraki karşılamayı’, teşkilatın Ulupınar programının da bir nevi rövanşı olarak görüyorlar…
Ve ekliyorlar, “Candan hiçbir şeyi unutmaz…”
En azından konuştuklarım, Hüseyin Uysal’ın adaylığında Ereğli Belediyesi’nin kazanılamayacağı konusunda hemfikirdiler.
‘Bu net kanılarını, milletvekilleri ve Genel Merkez’in nasıl görmediği’ni sorduğumda, genellikle kaçamak yanıtlar aldım.
Kimisi ‘Candan’ın rest çekmesi’yle açıkladı, kimisi ‘Dur bakalım hele, bir de listeyi görelim’ dedi.
Kimisiyse, ‘Candan yalnızca kendisine yakın bir aday istiyordu. O nedenle teşkilattan çıkacak her isme kuşkuyla bakacaktı. Ona göre en iyisi, dışarıdan ve teşkilatla bağı olmayan bir isimdi’ diye yanıtladı.
Yaygın siyasetteki ‘AKP-cemaat çatışmasını ve bunun kendilerine oy kaybettireceğini düşünüp-düşünmedikleri’ni de sordum…
‘Dişe dokunur bir etkisi olacağını düşünmüyorum’ diyen de var, ‘Mutlaka etkileyecektir’ diyen de… Hatta ‘Cemaatin bizden başka oy verebileceği parti yok’ diyeni de… Cemaatin büyütülmesi amacına karşıt olmasına rağmen, Saadet Partisi ve MHP’nin artış gösterebileceğine ihtimal verenler de…
AKP’lilerin ilginç bir yanı var…
Her ne olursa olsun, çoğu, partisine yönelik olumsuz bir ifadede bulunmaktan kaçınıyor…
Ancak Candan’la ilgili yaşadıkları derin hayal kırıklığını da saklamıyorlar…
Ta ki milletvekili adayı gösterildiğinden bu yana, Candan’ın benimsendiğini, ondan yöre adına beklentilerinin büyük olduğunu ifade ediyorlar.
Gelinen noktada, teşkilatla Candan arasındaki kopuşu ise, her ne kadar kamuoyuna sızdırılmamaya çalışılsa da, tamir edilemez buluyorlar. Bunu söylüyorlar.
Uysal ile seçimi kaybedeceklerine dair öngörülerine, “Madem kaybedecektik, en azından kendi teşkilatımızdan bir isimle kaybetseydik” sözlerini ekliyorlar. Ve Ereğli’de partilerinin on binin üzerinde üyesi bulunduğunu, bu üyelerden her birinin, pek ala aday gösterilebileceğini belirtiyorlar.
* * *
Partililerin aktardığım bu görüşlerinde, eksik yok fazlası var…
Benim partiye dışarıdan bakan birisi olarak gördüğümse; zaten kongresini yapamamış, yapılmış kongresi iptal edilmiş bir üye tabanının, aday belirleme sürecinde de bir kez daha ezildiği idi… Üstelik son bir umutla “Dur hele…” dedikleri, Meclis listesiyle de bir kez daha…
Uysal’ın aday belirlenmesini benimseyemeyen üyeler, Candan’a kırgın görünüyorlar.
Bu seçimi çok rahat geçiren AKP’liler de var tabii…
Eklemek gerekir…
Candan’a “Öyleyse sen aday ol” diyen Toptan, Ulupınar, Uçar, Çift mesela…
Onlar uyarıp geri çekildiler…
Seçimin faturası, iyi ya da kötü biçimiyle, olduğu gibi Candan’ın önünde duracak…
Bu yazıdaki siyasi irdelemenin en net ifadesi de bu olmalı.
* * *
Gelelim şu ‘tuhaflığa’…
Uysal’ın adaylığında gördüğüm ve dikkat çekmek istediğim, Candan’ın da dahil olduğu ancak daha çok yaygın siyasetle örtüşen bir nokta…
Cemaatle AKP’nin arasında oluşan çatlak ve beraberinde gelen çatışma malumunuz…
Keza, Candan’ın cemaatle olduğu iddia edilen yakınlığı ve milletvekili oluşu da…
Dolayısıyla, cemaat kanadından, kendilerine yakın milletvekillerine “Yerel Seçimler’de AKP’ye olabildiğince zarar verme” direktifi geldiğini düşünüyorum… [1]
Candan’ın, Uysal’ın adaylığını böylesine desteklemesini de bu çerçevede değerlendiriyorum…
Yalnız, ‘tuhaflık’ şu:
Genel Merkez’in böyle bir durumu görememesi mümkün mü?
Sorular sürüp gidiyor:
Candan’ın bir milletvekili olarak kaybedilmemesi, bir Belediye’nin kaybedilmesine tercih mi edildi?
‘Zonguldak’ın ağabeyi’ Toptan’ın, bu durumda ağırlığını koymaması, Candan’ı seçim sonu kendi hatasıyla baş başa bırakmak için mi?
* * *
Hepsi bir tarafa…
Bana kalırsa, Milletvekili Ercan Candan ‘Gerçek bir kahraman olma, birleştirici olma ve rakiplerini zorlama fırsatı’nı kaçırdı…
Çünkü eğer Fazlı Erdoğan’ın adaylığı fikrini kabul etseydi, teşkilatının bölünmesini isteyenlere okkalı bir şamar vurmuş olacaktı…
Büyük şok yaratacaktı bu etki…
Rakiplerinde de…
Kendi bireysel kırgınlıklarını bir yana silip atmış, partisi ve davası uğruna ‘mümkün değil’ denileni mümkün kılmış olacaktı…
Kaldı ki, Erdoğan, milletvekilliği döneminde Ereğli’ye kazandırdıkları reddedilemeyecek bir isim…
Kazandırdıkları, propagandasını rahatça yapmasını sağlayacak mali gücü, çevresi ve yöreyi çok iyi tanımasıyla; bugün AKP’nin en güçlü rakibi Posbıyık’ı, kuşkusuz zorlayabilirdi…
Ancak, Candan’ın kahraman olmasını geçtim…
Asıl soru şu:
Gerçekten birleştirici olmak, rakiplerini zorlamak ve seçim kazanmak istiyor mu?
* * *
Yerel Seçimler’e, şunun şurasında 36 gün kaldı.
Kuşkusuz, sorularımızın yanıtlarını öyle ya da böyle, yaşayarak göreceğiz…
Unutmadan…
Bazı CHP’lilere de sordum Uysal’ın adaylığını…
Onlar, Uysal’ın eski partisine en büyük hizmeti yaptığını dile getiriyorlar…
Son derece minnettarlar…
[1] Şu yazıdaki ‘12 kişi’ başlıklı bölümü, okumanızı öneririm: http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/898436-koalisyonun-sonu