Gelin sizlerle tam 7 yıl önce yazdığım bir yazıyı okuyalım ve nostalji yapalım!
Sonra da beraberce “Neredeeen nereye” diyelim…
6 Eylül 1980, Milli Selamet Partisi Konya’da Miting yapıyor. Katılım Yüz Bin kişiyi bulmuş. Ellerde “Şeriat Sancakları” , dillerde “Şeriat isteriz” sloganları.
En ön sırada Erbakan, Konya Belediye Başkanı Mehmet Keçeciler ve Milli Selamet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı Erdoğan.
Mitinge katılanların çoğunluğu tarafından yürüyüş güzergâhındaki tekel bayileri-büfeler, restoranlar, birahaneler taşlanıyor, yıkılıyor, yer-yer polisle çatışmalar yaşanıyor. Menemen de Asteğmen Kubilay’ın kafasını bıçakla kesen, şalvarlı-takkeli-sakallı adamlar sanki tarihin içinden fırlayıp, Milli Selamet Partisinin mitingine gelmişler!
Bu, “Cumhuriyet’i Yıkma Mitingi”nden 6 gün sonra 12 Eylül Askeri darbesi yapıldı ve demokrasi katledildi. Erdoğan 26 yaşında idi.
Yıl 1989. Yerel Seçimler. Erdoğan Beyoğlu Belediye Başkan Adayı!
Görevli Hakime hakaretten mahkum olup Bayrampaşa Cezaevine girdi.
Yaş 35. Henüz yolun yarısında.
Yıl 1999. Erdoğan 4 ay hapse mahkum olur ve Pınarhisar Cezaevine konulur.
Yaş 45.
30 Temmuz 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi AKP’nin, “Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğunu, 11 üyesinin 10’unun oyula karara bağladı. AKP’nin kapatılması 5’e karşı 6 oyla gerçekleşmedi. Askeri Üyenin oyu “Kapatılmasın”dı. AKP, Hazine yardımının kesilmesi cezasına çarptırıldı. Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak iktidar partisi AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “sabıkalı” ilan edildi.
Erdoğan bu hükümetin Başbakan’ı idi ve 54 yaşında idi.
29 Ekim 2012 Cumhuriyet Bayramı kutlama törenleri. Yurdun her yanında bayrağını eline alan insanlar meydanları doldurdular. 81 İl’de, Ankara’ya gitmek isteyen otobüsler saçma sapan gerekçelerle Valiler tarafından engellendi. Ankara Ulus’a çocuklarıyla gelen anneler-babalar-anneanne ve babaanneler, biber gazı ve tazyikli su ile hücuma uğradılar. İnsanlar polis barikatlarını aşıp sel gibi Anıt Kabir’e Atatürk’e koştular.
Başbakan Erdoğan, bu toplantıları “Kanunsuz” olarak nitelendirdi.
Polisi, görevini yapmamakla suçladı. Cumhuriyet Savcılığı toplantılar için soruşturma başlattı. T.C Devletinin kuruluş günü olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının halk tarafından kutlanması, 2911 Sayılı Kanun gerekçe gösterilerek suç haline geldi!
Erdoğan Başbakan’dı ve 58 yaşında idi.
Şeriat Mitingi düzenleyicisi, Anayasa Mahkemesinin mahkûm ettiği Genel Başkan ve Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına “Kanunsuz” diyen Erdoğan’a dört soru soralım;
1)Öcalan’ın emriyle Türkiye’ye gelen PKK’lı militanlara içinde seyyar tuvaleti de bulunan “Seyyar Mahkeme” kurmak ve katilleri hemen serbest bırakmak, kanuni midir?
2)Taksim Meydanında polislerin gözü önünde, Atatürk’ün heykeline PKK’lı çapulcuların çıkmaları, hakaret etmeleri ve polisin bunları engelleyip gözaltına almaması, fakat Atatürk’ün anıtına çiçek bırakmak isteyenleri engellemesi kanuni midir?
3)İsimleri ancak kanunla değiştirilmesi mümkün olan ilçe ve beldelere Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından Kürtçe isimler takılması, kanuni midir?
4)Türk Milletinin en büyük bayramının kutlamalarının, tarihimize bir kara leke olarak geçmesine sebep olacak polis baskısı için emir vermek, kanuni midir?
Bu sorulara Erdoğan’ın cevap vermesi mümkün değildir. Zira insan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur. Tüm hayatı boyunca “Şeriat” özlemi içinde bulunan ve bu yönde eğitim alan, mücadele eden, mahkûm olan birinin, “Yanılıyorsunuz, ben değiştim artık demokrat oldum” demesine inanmak mümkün müdür?
Eğer mümkündür, insan değişebilir diyebiliyorsanız ben de size Erdoğan’a sorduğumuz “kanuni midir” diye biten 4 sorunun cevabını şöyle veririm;
Elbette ki kanuni değildir, olsa olsa Hürrem’dir.
Hadi şimdi yüksek sesle ve hep beraber “Neredeeen Nereye!”