Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan konusu, sanıyorum ESTAŞ Başkanı Esat Koç’un kendisini silahla yaralaması, bir başka deyişle intihar girişimi oldu. Bir süredir ilçede sac tüccarının içerisinde bulunduğu durum sık sık gündeme geliyor.
Sac piyasasının Ereğli’deki durumuna dair iki farklı bakış açısı var:
. Birisinde, Ereğli’de üretilen bir ürün-mamul için ilçedeki sac tüccarının ERDEMİR’den ayrıcalıklı alım beklentisini haklı bulunuyor. . Diğerinde ise, sac tüccarının yıllardan bu yana ilçedeki ekonomi pastasından en büyük payı alan kesim olduğu, bugüne dek büyük paralar kazandıkları ve buna karşın birçoğunun da ilçeye yatırım yapmadıkları, özel yaşamlarını alabildiğine lüks kılarak bu duruma alıştıkları için yaşadıkları hayal kırıklığının büyüdüğü görüşü benimseniyor.
İkincisine daha fazla, ilkine ise bir parça hak verdiğimi söyleyebilirim. Ancak mesele bu değil. Biraz geriye doğru çekilerek, bakış açımızı genişletirsek buradan bir yere varamayacağımızı da görebiliriz.
Öyle ya da böyle, sac tüccarıyla tersanesiyle, bakkalıyla köylüsüyle, işçisiyle öğrencisiyle, esnafıyla işadamıyla Ereğli, ekonomik olarak hareketsizliğin en belirgin hissedildiği süreci yaşıyor.
Bundan daha kötüsü olabilir mi?
Sanmıyorum…
Aslına bakarsanız, bu tespit bir yanıyla iyidir. Gidebileceğimiz daha geri bir nokta olmadığının ayırtını, bizi itebilecek bir güce çevirebilirsek iyidir. Mesele; ‘Durum budur’ diyerek çare, çözüm aramak. Ancak çare ve çözüm, ne kendine ne de bir başkasına zarar vermek değil… Bunun için, birbirimizi aşağıya çekmek yerine ancak birbirimizi destekleyerek hep beraber yükselebileceğimizi, daha iyiye doğru gidebileceğimizi görmek gerek…
ESTAŞ Başkanı Koç’a ve yakınlarına geçmiş olsun diyorum…
Unutmamak gerek… Daha kötü durumlarda direnmeyi, mücadeleyi seçenleri unutmamak…
GÜNAY’DA DEĞİŞİKLİK YOK Pazar günü Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı Necati Günay ile karşılaştık. Elini sıktım, konuşurken EreğliBülteni’nden söz açıldı. Günay, tebrik-mebrik şöyle dursun başarı bile dilemeden ilk sorusunu patlattı: “Siteden haber alabiliyor muyuz?” Şaşırdım, “Nasıl yani?” dedim. “Siteye girdiğimizde haber kopyalayabiliyor muyuz?” diye sorusunu yineledi. “Yok” dedim, “Sistem kopyalamaya kilitli” diye yanıt verdim. Günay, devam etti: “Benim alabilmem için özel bir şey yaparsınız artık!..”
AK PARTİ’NİN KONGRESİ AK Parti’nin 4. Kongresi dün gerçekleştirildi. Başbakan’ın kongredeki şu sözlerini tekrar anımsamakta yarar var: “Biz kendisine oy verenlerin muhabbetiyle, onların teveccühüyle yetinenlerin değil biz Türkiye partisiyiz. Biz Türkiye’nin, 75 milyonun partisiyiz. Yüzde 99´la bile iktidar olsak yüzde 1’in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak, bizim boynumuzun borcu olarak kalacaktır. Biz hiçbir zaman ‘biz ve diğerleri’ anlayışına prim vermedik.”
Bu sözlerin sahibi Başbakan’ın talimatıyla Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, Gözcü, Evrensel, Birgün ve Yeniçağ gazetelerinin temsilcileri basın mensupları kongre salonuna kabul edilmedi.
“Türklere bir Kürt kedisi bile vermem” diyen Talabani’nin yol arkadaşı, onun gibi bir peşmerge lideri olan, terör örgütüne yardım ettiği bilinen, bağımsızlık ilan etmek ve ABD ile İsrail güdümünde bir uydu devletçik kurmak için fırsat kolladığı iddia edilen Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani ise kongrenin ‘onur konuğu’ydu. Başbakan’ın kendi ifadesiyle, kongreye katılarak ‘sevincine sevinç kattı’.
Ülkede gazetecilik yapmaya çalışan, tek ‘suçları’ AK Parti’nin dümen suyuna gitmemek olan basın mensuplarına kapı kapalı; ancak terör örgütüne açık destek veren, toprağa düşen vatan evlatlarının günahını taşıyanlardan Barzani’ye ‘onur’ addediliyor…
AK Parti 10 yıldır tek başına iktidarda.
10 yıldır ülkeye kazandırdıklarını ve kaybettiklerini tartıyorum aklımda…
Kongredeki ‘onur’ fotoğrafına bakıyorum…
Bu sırada Başbakan, “Sizlerden helallik diliyorum. Ben sizlerden razıyım, sizlerin de benden ve arkadaşlarımdan razı olmasını istiyorum.” diyor…
Ben razı olamıyorum…
Ya siz?