Batı Karadeniz Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem’in Başbakan’a sunmak üzere hazırladığı rapor, hem Ereğli Tersaneleri hem de ilçe ekonomisiyle ilgili son durumu gözler önüne serdi.
İlçedeki 11 tersanede, 2008’de toplamda 11 bin kişi çalışırken, bugün bu rakam sadece 150…
11 bin çalışan…
Her çalışanın ailesini, birer çekirdek aile kabul etseniz ve dört kişiden oluştuğunu varsaysanız, ortaya 44 bin gibi bir rakam çıkıyor. Ereğli’nin kent nüfusu 110 bin, köy ve beldeler 67 binin üzerinde…
Yani kent-köy-belde, bütünüyle Ereğli’nin dörtte birinin evine, bir maaş girmez olmuş… Her dört aileden birinin reisi, delikanlısı işsiz kalmış…
Bu işsiz kalan 11 bin çalışan, en az asgari ücret kazanıyordu. Bugünkü 740 liralık net asgari ücretle çarptığınızda, Ereğli ekonomisine her ay ‘gir(e)meyen’ net rakam çarpıcı bir biçimde ortaya çıkıyor: 8,140,000,000,000 lira… Okumak zor…
Yardımcı olayım; sekiz trilyon yüz kırk milyar lira… Ki elbette bu çalışanların tümü asgari ücret de kazanmıyordu. İş ve işleyiş içerisindeki rollerine göre, çok daha fazla kazananlar da vardı. Biz, en alt eşikten basit bir hesap yaptık.
Siz önce on ikiyle çarparak yıllık rakamı, sonra da bunu 4’le çarparak 2008’den bu yana ilçe ekonomisindeki ‘en az’ kayıp rakamı ortaya çıkarabilirsiniz…
O tamamen sizin araştırmacı ruhunuzun güzelliği…
Elbette buna yine, işveren kâr marjı, vergi girdisi, o’su-bu’su pek çok şey dâhil bile olmayacak…
Ereğli ekonomisindeki bu açılan yara, ay be ay-yıl be yıl ne kadar büyümüş rakamlar söylüyor…
Ekonomideki bu gedik, yalnızca bu 44 bin kişiyi değil, kuşkusuz onlarla bağlantılı olarak tüm esnafı doğrudan etkiledi.
Bu net tablo, Ereğli’de tersanelerin de ERDEMİR gibi kilit bir rolde olduğunu yüzümüze bir kez daha çarpmıyor mu?
Bugün ERDEMİR’in 7 bine yakın çalışanı var. Belki tersaneler böyle olmasaydı, iki ERDEMİR kadar işçi çalıştırıyor olacaktı.
Keşke de olsaydı…
O zaman ERDEMİR’le ilgili konularda sarf ettiğimiz eforun, atmosfere bıraktığımız seslerin ve sözlerin daha mantıklı, elle tutulabilir bir tarafı olurdu…
Oysa, (özeleştiri yapalım ki) ERDEMİR kadar gitmedik tersanelerin üzerine…
Oradaki gediğimiz daha büyüktü, daha da büyüyordu hâlbuki…
Halen bugün bile, geçtiğimiz süreçte Ereğli Belediyesi ile ERDEMİR-Türk Metal üçgeninde yaşanan gerginlik tam da sakinleşmiş; iyileşme süreci başlamışken, halen bu iyileşme sürecini içlerine sindiremeyenler aynı şeyleri ısıtmaktan usanmıyor.
ERDEMİR’i hiç eleştirmeyelim, dokunulmaz olsun demiyorum. ERDEMİR’e öylesine odaklanmışız ki, daha büyük sorunlara gereken tepkiyi veremedik diyorum.
Ama geç değil elbette…
ERDEMİR’i geçelim, yeniden ‘Erdem’e gelelim…
DTO Başkanı Erdem raporunda, salt sorunu değil; her biri hayata geçirilebilecek, uygulanabilirliği olan çözüm önerilerini de sunmuş.
Şimdi gözler Ereğli ve Zonguldak’ın hükümet kanadındaki, hükümet kanadının da Ereğli ve Zonguldak’taki temsilcisi AK Parti Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan’a çevrilmeli…
Candan, Genel Seçimler öncesinde Ereğli Tersaneleri’ndeki sıkıntıların çözüm bulacağının sözünü vermiş, “Önceliğim Tersaneler” demişti.
Süreç içerisinde bazı çabaları oldu. Ancak Candan’ın, bu rapor ışığında hem kendi çalışmalarındaki son durumu, hem hükümetin Tersaneler konusundaki bakış açısını ve planlarını, hem de ‘bir Ereğli fotoğrafı’ niteliğindeki bu raporun hükümetteki yansımalarını paylaşması gerekiyor.
Zannediyorum bizim de, bu sorunu çözülünceye dek ‘daha fazla’ gündemde tutmamız gerekiyor.
Çünkü Erdem’in raporu bende, bir avuç soğuk suyun yüze çarpması etkisi yarattı.
Sizin yüzünüz ıslanmadı mı?