Kış aylarıyla birlikte, soğuğun doğası gereği hareketsiz kalmaya mahkum olan insanoğlu gibi, Ereğli gündemi de biraz hantallaşıyordu ki, Ticaret ve Sanayi Odası’nın seçimlerinin yaklaşması ılık bir rüzgar estirmeye başladı. İlkten, daha önce de TSO Başkanlığı görevinde bulunan Yaşar Tetiker, uzunca bir aradan sonra ‘yeniden varım’ dedi. Ardından Batı Karadeniz Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem, geniş katılımlı bir toplantıyla bir oluşum içerisinde olduklarını duyurdu. Diğer yandan da, İşadamı Aslan Keleş’in hazırlıkta olduğu biliniyor.
Tetiker’in hafta başındaki toplantısına bakıldığında, TSO’nun mevcut yönetim kurulunun büyük bölümü onun etrafında birleşme kararıyla, basın aracılığıyla kamuoyu karşısına çıktı. Ne yazık ki, Tetiker’in konuşmasını biraz dağınık bulduğumu söylemeliyim. Bir de sıklıkla geçmişe atıfta bulunulması, çok da sevimli olmadı. O, bu konuda kendini “Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” diyerek savunuyor. Haklı da olabilir… Ancak bir yandan da, “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” sözünü anımsamak gerekir. Diğer taraftan da basına yönelik yineleyerek söylediği “Bizi cansiperane eleştirin” sözünü hoşgörülü bulduğumu eklemem gerekir.
Sanıyorum ki Ereğli’deki yaygın kanı, mevcut yönetimin başarılı-başarısız sayılması bir yana, en azından bekleneni veremediği yönünde. Bunda TSO yönetiminin içinden ve dışından pek çok etken olabilir. Ama bunu konuşmanın da geleceğe yönelik bir fayda getirmeyeceğini kabul etmek gerekir.
Hafta sonundaki İrfan Erdem’in düzenlediği toplantı, içerik bakımından daha berraktı. En çok ilgimi çeken konulardan biri şuydu ki, oldukça kalabalık olan toplantı salonunda Erdem konuşurken ‘çıt’ çıkmadı. Bu kadar insanın ilgisini diri tutmayı, başlangıçtan sona etkisi altında ve dikkat kesilmiş biçimde kılmayı pek az insan başarabilir. Bu tablo bana kalırsa, Erdem’in Ereğli’de yıllar boyu doğru hamle ve çalışmalarla elde ettiği saygınlığın da somut bir kanıtı gibiydi.
* * *
Seçimlere yönelik gelişmeleri zaten haberlerimizle duyuruyoruz. O gelişmelerden izlenimleri de biraz özetledikten sonra, Erdem’in toplantısından bir ekleme daha yapmak istiyorum. Erdem toplantıda, üç ayrı listenin Ereğli’ye zarar getireceğini, tek liste olarak seçimlere gidilmesi gerektiğini savundu. Üç ayrı liste ile seçime gidilmesi durumunda oluşacak parçalı yönetimin Ereğli’ye fayda getirmeyeceğini söyledi.
Şu açık ki, bu üç grup kaçınılmaz biçimde birleşecek.
Ya seçim öncesinde ya da seçimle…
Ya ikili olarak ya da belki üçlü olarak…
Yarın seçim olsa ve bu üç liste de seçime girse, yönetimi rakamsal olarak paylaşabilirler.
Şunu merak ediyorum: Seçim öncesinde, ikili bir birleşme bir yana, neden üç grup da bir araya gelerek ortak bir liste üzerinde uzlaşmasın?
Bu çok mu zor?
Aslında tam da Ereğli’nin ihtiyaç duyduğu, bir barış ve uzlaşma örneği ortaya konabilir…
Eğer birleşme kaçınılmazsa, neden ‘zorunlu’ yerine ‘gönüllü’ olmasın?
Bu çok mu zor?
Ereğli’de herkes yeni bir sayfa, yeni bir dönem, bir barış ve kalkınma zamanı istiyorsa, bu ılımlı rüzgar neden TSO’dan başlamasın?
Bu çok mu zor?