18 Şubat’ta yine Silivri’deydik.
Ergenekon Davası’nın duruşmasını izlerken, Zonguldak Milletvekilimiz Haberal’ın, 700 yıl önceki Kanuni dönemine işaret ederek, o dönemde bir ay süren yargılamanın bile zulüm kabul edildiğini örnek göstermesi üzerine hemen mahkeme heyetinin yüzlerine baktım. Bir utanç, üzüntü emaresi aradım…
Bulamadım…
O sözler beni üç yüz yıl kadar öncesinin Almanyası’na götürdü, hukuk kitaplarına giren bir öyküyü anımsattı…
* * *
Prusya Kralı Büyük Friedrich, 1748’de yaz aylarını geçirmek için bir saray inşa etmek istedi. Ne var ki, sarayı 10 yıl önce oraya kurulmuş olan bir yel değirmeninin hemen yanı başına yaptırınca, değirmenin gürültüsünden rahatsız olmaya başladı. Değirmenin sahibi yaşlı adam da bu durumdan memnun değildi. Çünkü saray, değirmenin rüzgarını kesiyordu.
Kral, yaşlı köylüye para teklif ederek değirmenini yıkmak istediği haberini gönderdi. Değirmenci ise kralın adamlarına, “Kralımız için zor bir şey değil, sarayını başka bir yerde yaptırabilir. Bu değirmen babamdan kaldı ve onun geliriyle geçiniyorum. Satmak da istemiyorum.” yanıtını verdi. Adamlarından, yaşlı köylünün verdiği yanıtı öğrenen Kral Friedrich, sinirden küplere bindi. Soluğu değirmencinin yanında alan kral, “Ya değirmeni satmaya razı olursun ya da zorla alırım!” diye gürledi.
Yaşlı adam, “Zorla alamazsınız kralım” dedi ve devam etti: “Çünkü Berlin’de yargıçlar var! Ve onların vereceği karar, kralın emrinden önemlidir.” Nitekim konu, ‘bir soyluya karşı açılan ilk halk davası’ olarak tarihe geçti ve mahkemeye taşındı. Berlin mahkemelerinde görülen davada, kendi değirmeninin saraydan önce orada olduğunu söyleyerek, yapılan sarayın değirmenin rüzgarını kestiğinden şikayet eden değirmenci davayı kazandı. Kralın yüklü bir ödeme yapmak zorunda kaldığı yaşlı adam, kendisine yeni bir değirmen aldı.
Kral ise, ülkenin yasal düzeninde sağladığı yeniliklerle, adaletin kendi aleyhinde de işleyebileceğine olan güveni ve işlemesini gördükten sonra, yel değirmenini yıktırmaktan vazgeçti. Ülke var olduğu sürece korunmasını emretti. Yel değirmeni, İkinci Dünya Savaşı’nda zarar görse de sonra restore edildi.
O yel değirmeni bugün halen Berlin’deki Potsdam Sanssouci Sarayı’nda, yargı bağımsızlığını yerleştirmiş bir ülkede kral ve köylünün yasalar önünde eşit olduklarının tarihsel bir anıtı olma niteliğini koruyor…
* * *
Bu öyküdeki en önemli nokta, kraldan bile korkmayan yargıçların meteliksiz bir köylünün kendini nasıl büyük bir güven içerisinde hissetmesini sağlayabileceğiydi.
Bugün ülkemizde en çok ihtiyaç olan türden bir güven duygusu!..
Adaletin sağlanmasına gereksinim duyduğu anda, onu ne olursa olsun mutlaka tesis edeceğine inandığı insanların olduğunu bilmenin verdiği özgüven…
Oysa, ne yazık ki bugün Silivri’de adalet kör kuyularda aranıyor…
Tıpkı Zonguldak’ın metrelerce altında, yerin dibinde, ellerinde fenerlerle ekmeklerini arayan maden işçileri gibi…
Ve aslında adalet, ekmekten bile önemli, ekmekten bile kutsaldır.
Çünkü tutsaksanız, ne yediğiniz ekmeğin, ne içtiğiniz suyun tadı vardır…
Yoksa…
Meteliksiz bir köylünün, bağımsız yargıçlardan aldığı güvenle krala boyun eğmediği Berlin topraklarında, bu yaşanmışlıktan tam 150 yıl sonra dünyaya gelen şair Bertold Brecht’in, “Halkın ekmeğidir adalet” sözlerini tesadüf kabul edebilir misiniz?
Peki, yıllardır etrafını saran taş duvarlara, demir yığını parmaklıklara inat direnen tutukluların,
her celsede ‘belki bu kez’ umuduyla salona koşan tutuklu yakınlarının,
sabahın ayazında çoğu, hiçbirini tanımadığı tutuklulara koşar adım giden, bakışlarıyla güç vermeye çalışan insanların,
yalnızca kendi ekmeklerini aradıklarını mı sanıyorsunuz?
Şair yanıt veriyor…
“Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.” Ve devam ediyor:
“madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?
öteki ekmeği kim pişiren?
adaletin ekmeğini de
kendisi pişirmeli halkın
gündelik ekmek gibi.
bol, pişkin, verimli.”
Yorumlar?n?z;
»
ülkemizde maalesef adalet gerçek olması gereken yerinde olmamıştır hep döneme göre hareket edilmiştir düşünün yıllar önce van c.baş savcısı FERHAT SARIKAYA yı suçu neydi bir general hakkında iddaname hazırlamaktı.avukatlık bile yatırmadılar yıllarca temennimiz ADELET YERİNİ BULMASI -
celalyıldız /
27 Şubat 2013- 23:26
»
Adalet aynı sağlk gibi. kaybetmediğiniz sürece değerini anlamak güç. Ama insansak kendimizi başkasının yerine koyup düşünebiliriz. Anahtar kelime: ´DÜŞÜNMEK´ -
Dr. Hülya Şen /
22 Şubat 2013- 08:56