Şunu bir kez daha anladım ki ilkeli insanların tavrı hiç değişmeyecek. AK Parti genel merkezde alınan kararların ne kadar ilkeli bir duruş sergilendiği bu kez MKYK’da alınan kararla bir kez daha göstermiştir. MKYK’da alınan kararla 3 dönem kuralı değişmedi daha önceki bir yazımda ben de aynı yönde görüş belirtmiştim ve demiştim ki 3 dönem kuralı değişmeyecek ve sadece Başbakan için de olsa değiştirilmeyecek evet yanılmadım çünkü yapıyı ve misyonu ve hareketin ne denli dik durduğunu biliyorum. Daha önce demiştim ki AK Parti sadece bir parti değil aslında globalleşen dünyada büyük bir misyonu üstlenen toplumsal bir harekettir aynı zamanda.
  Başbakanın kendisi için de olsa hayır dediği bir gelişmeden söz ediyoruz. Evet MKYK’nın tamamı Başbakan için değişmesini istediği ancak Başbakanın istemediği bir hareketten söz ediyoruz. Nefsi değil kişisel değil millet için olması gerektiğini düşünen bir lider ve duruştan söz etmek istiyorum. 2001 14 Ağustos’ta kurulduğu zaman tüm tüzüğünü ve görev ve vizyonunu defalarca okudum. Kurulma amacı neydi, niye ve kime hizmet edecekti? İşte o zaman dedim ki işte benim liderim ve partim dedim ve o günden bu günlere geldik şükürler olsun. Sanırım Çin komünist partisinden sonra dünyada en çok üyesi olan siyasi partidir AK Parti.
  Birileri Başbakan için çok sert konuşuyor, çok itici oluyor, çok keskin bir yapısı var dese bile inanın lider ancak böyle olunur. Başbakan’da hiçbir zaman geri vites yok, söylediğinin arkasında duran ve takipçisi olan bir liderdir. Zamanı iyi kullanan ve milletin nabzını çok iyi tutan bir lider RTE. Tanık olduğum bir kurumun temel atma töreninde yüklenici firma sahibine hitaben ne zaman biter dedi firma yetkilisi 1,5 yıl dedi. Başbakan hayır 1 yılda bitecek dedi, yetkili peki dedi ve bir yıl sonra Başbakan açılışa geldiğini gördüm.
  Tek temennim yol arkadaşları teşkilat mensupları tüm AK Parti mensuplarının sadece ve sadece Başbakanı örnek almalarıdır. Kişisel değil toplumsal, çıkar değil ülke menfaati ön plana çıksın. Üzülerek söylemeliyim ki bazı teşkilat mensupları o şekilde hareket etmiyor. Bunun içindir ki 30 Mart seçimlerinden sonra yaklaşık 40 ilde ve 500 küsur ilçede değişimlerin olduğuna tanık oluyoruz. Bu illerin birçoğunun il başkanları ilçe başkanları ve yöneticiler eğer Başbakanımız istiyorsa hemen demişlerdir ve istifalarını genel merkeze ulaştırmışlardır tam tersi yerler de var tabii ki. İstifa etmemekte direnen il başkanları ve ilçe başkanları da var. İstifa etmemekte direnenler görevden alınacaklardır.
  Manisa ilimizin Soma ilçesinde meydana gelen elim maden kazasını hepimiz medyamızda dakika dakika izledik. 301 kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum, tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Devletimiz özellikle Van depremi ile en kısa sürede vatandaşının yanında olduğunu göstermeye başlamıştı. Toplumsal olaraktan çok güzel bir dayanışma örneği sergilemiştik. Soma faciasının duyulmasından itibaren somaya giden enerji Bakanımız Sayın Taner Yıldız’ı yürekten kutluyorum. Gerçekten şeffaf ve yapılması gereken her şeyi yapmıştır yaptırmıştır. Acımız büyük elbette.
  Fakat ne gariptir ki bunu bile siyasi malzeme yapan gruplar çıkmışlardır. Bu şehir eşkıyaların tek dertleri var. YAK, YIK, TALAN ET, KAOS oluştur. Allah aşkına samimi olalım, kim orda 301 canımızın ölmesini ister. İnsan olan hiç kimse ama hiç kimse elbette istemez. İhmal var mıdır, olabilir, yargı onun kararını verecektir. Bu şehir eşkıyaları Okmeydanı’nda 2 canımızı daha kaybetmemize sebep olmuşlardır. Maddi zararın can karşısında hiç önemi yok bence.
  Başbakanın Almanya’nın Köln kentinde yaptığı UETD (Avrupa Türk demokratlar birliği onuncu kuruluş yıl dönümünde) konuşmada binlerce yurttaşımızın nasıl desteklediğini hep beraber gördük. Neden çünkü Türkiye’deki ideolojik yapı bu toplumun yaşam tarzına uymuyor bu ideolojik yapının temsilcisi bellidir yani cehapedir. Toplumla barışmadıkça toplumsal uzlaşıya omuz vermedikçe cehape sadece bankadaki hissesine düşen parayı afiyetle yer başka da bir İŞ yapmaz. Ülke siyasetinde en büyük eksiklik muhalefetin ciddi bir şekilde muhalefet yapamadığıdır.
  Değinmeden geçemeyeceğim bir diğer konu ise Diyarbakır’da çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan çocukların annelerinin başlatmış olduğu çocuklarımızı geri ver PKK eylemidir. Çok garip değil mi bu annelere hiçbir sivil toplum kuruluşu, hiçbir çağdaş kadın derneği, hiçbir ulusal ve uluslararası medya kuruluşu şimdiye kadar destek vermedi. Sanırım tek suçları Kürt anneleri olmalarıdır. eğer bu annelere destek verilirse terör örgütü için kırılma noktası oluşacak ve ülkemizde ciddi bir rahatlama sağlanacaktır. Varsın vermesinler destek, bizler ezilen bir toplumun insan hakları savunucuları olarak, demokratları ve aydınları olarak yanlarında olduğumuzu her platformda haykırmaya devam edeceğiz. Eylemi başlatan tüm annelerin ellerini saygıyla öpüyorum.
  Sevginin ve hoşgörünün hakim olduğu bir toplum olma hayali ile sağlıcakla kalın.